Beyhan Gençay, Dr. Mustafa Gençay
Beyhan Gençay İ.O. , Dr. Mustafa Gençay İ.O. , Dr. Mustafa Gençay Lisesi / Hayırseverimiz Merhum Dr. Mustafa Gençay’ın Eşi Beyhan Gençay
Beyhan Hanım Öncelikle okul yaptırmaya nasıl karar verdiniz, sizin ve eşiniz tarafından yaptırılan üç okulun yapım öyküsünden bahsedebilir misiniz?
Okul yaptırma arzumuz her zaman vardı. Bir ara Vali Bey sağlık ocağı önerdi fakat bizim gönlümüzdeki okul idi. Birinci okul iki kat olarak başladı, sonar bölgede ihtiyaç olduğu düşünülerek bir kat daha ilave edildi. Eşimle birlikte bu iş için çok fazla gönül vermek gerekti. Birinci okul 1993’te yapıldı. O vakitte dönemin valisi eşime; “Sen doktorsun, sağlık ocağı yaptır.” Dedi. O da o zaman “Yok.” diyemedi önce Vali Bey’in o teklifine “yok” diyemedi. Ama gönlünden bir “olur” değildi. Gönlünde gelmedi. Herhalde sonra o valimiz tayin oldu.
Eşim bir gün geldi dedi ki “Sayın valimiz tayin olmuş, ben okul yaptıracağım, sağlık ocağı düşünmüyorum.” dedi. Birinci Okula bu şekilde karar verildi. Dr. Mustafa Gençay İ.O.’nun yapım fikri bu şekilde oluştu. Başta iki katlı bir okul olarak başladı. O dönemde bizim burada yazlığımız vardı. Normalde İstanbul’da ikamet ediyoruz ama o dönemlerde yazlığa geliyorduk tatillerde. Eşim yine Hatay’da olduğumuz vakitte gelerek “bana teklif ettiler 3. Katı da yapar mısınsınız dediler.” dedi “Yapabilir miyiz?” dedi. Düşündük. “Yaparız.” dedik. Üç katlı olarak yapıldı. Birinci okulumuzun öyküsü bu şekilde…
KENDİ HASTALIĞINA RAĞMEN EĞİTİMİ DÜŞÜNEN BİR KİŞİ: “DR. MUSTAFA GENÇAY”
Aradan birkaç sene geçtikten sonra ikinci okul(röportajın gerçekleştiği okul) yaptırma fikri ortaya çıktı. O aralar eşim kanser ameliyatı oldu. Şuan benim adımı taşıyan Beyhan Gençay İlköğretim Okulu yani bu okul… Yeri Emlak Bank Genel Müdürlüğü’ne ait bir yer idi. Ameliyattan bir ay bile geçmemişti ki ; “Gel, Emlak Bankası Genel Müdürlüğü’ne gidelim.” dedi İstanbul’a birlikte gittik. Herkes uğraşmış bu arsanın alınması ve özel idareye bağışlanması için ama kimse muvaffak olamamış dönemin valisi de bu arsa ile ilgili teklifi yaptığı zaman bu konuda olumlu bir neticeye ulaşamayacağımızı düşünmüş. Ancak O(Mustafa Gençay) tuttuğunu koparan bir kişiydi. Emlak Bankası Genel Müdürlüğünde gerekli olan kişilerle görüştük. Onların komisyonları toplandı. Arsanın il özel idareye devri ile ilgili karar çıktı ve arsa il özel idareye devredildi. Emlak Bankası kendi projelerinin uygulanması noktasında şart koşmuştu. Onların şartlarına uyularak bu okul yapıldı. Buranın projesi Emlak Bankası projesidir. O sebeple sınıflar biraz küçüktür ve okul o şekilde yapıldı, açıldı.
O halde diyebiliriz ki Merhum Hayırseverimiz Dr. Mustafa Gençay Beyefendi’nin katkıları sadece bir okul yapımı işi değil, sadece bir maddi yardım değil, onun haricinde tamamıyla bütün resmi işlemler de kendisi tarafından her türlü girişimler ile büyük bir fedakârlıkla göğüslenmiştir.
Tabii ki… Okul yapmak, yalnızca parayı vermek değil, bu işe insanın yüreğini koyması demektir. Öyle kolay bir iş değil, oldukça zor. Zorlayan şeyler de var, bürokratik şeyler de vardı İşin doğrusu. Ben hepsinde birebir yaşadığım için biliyorum.
İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Osman Şimşek, bu çalışmayı aslında biraz da; “Varsa problemler tespit edilsin ve bu tarz sorunlar bir daha yaşanmasın, geçmişte yaşanan bürokratik engeller yeniden meydana gelmesin.” diye başlattı.
Ben aktif olarak hiçbir zaman çalışmadım ama her yerde eşimin yanındaydım o sebeple biliyorum.
Sonra üçüncü Okulumuzun (Dr. Mustafa Gençay Anadolu Lisesi) yapımı da şu şekilde gerçekleşti; Zaten eşimin hastalığı artık bu arada tedaviler, kemoterapiler falan ilerlemişti ve eşim İstanbul’da Hataylılar Derneği başkanıydı. Onların yemekleri vardı, o yemeğe dönemin Belediye Başkanı Bekir Karabacak geldi. Yemekte Bekir Bey demiş ki, “Ağabey çok güzel bir okul yeri var.” demiş . Eşim de; “Şuanda gelecek durumda değilim, ben Antakya’ya gelene kadar onu kimseye söyleme, ben geleceğim.” Demiş.
Biraz işte hastalığı sakinler gibi olunca, tedavileri sakinler gibi olunca geldik. Geldiğimizde bu okulun protokolü imzalandı ve bu okul yapımına başlandı… Okullarımızın yapım öyküsü böyle…
Okulla iletişiminiz sürüyor mu?
Tabi ki her fırsatta okullarımızı ziyaret ederim.
Bu okul için kendi isminizi diğer okullarımızda merhum eşinizin ismini görünce neler hissediyorsunuz?
Benim için hiçbir şey fark etmiyor öncelikle onu söyleyeyim üçü de benim sayılır. Hatta bununla ilgili bir anekdot paylaşayım; Dr. Mustafa Gençay İlköğretim Okulu ile bu okul(Beyhan Gençay İlköğretim Okulu) bir karşılaşma yapmış voleybol mu, futbol mu tam hatırlamıyorum ama bir spor yarışmasıydı.
Kışın bana Cemal Bey(diğer okulun idarecisi) telefon açtı; “Beyhan Hanım Müjde!” dedi “Hayrola?” dedim. “Biz Beyhan Gençay İ.O. ‘nu yendik.” Dedi. “Ben de bu benim için müjde değil üçü de benim (okulum)dedim. Bana kendi kendimi yendiğimi mi, söylüyorsunuz?” dedim. Espri yapmıştım.
Benim için fark etmez tüm okullarım da benim ama bir başka okulu yenerlerse sevinirim.
Sizden etkilenerek okul yaptıranlar oldu mu?
Yok olmadı.
Tavsiye ettiÄŸiniz oldu mu?
Tabii sürekli bahsederim bu çok güzel bir duygu insanların yaşaması gereken bir şey.
Okulun ilk ders zili çaldığında okul açılışında neler hissettiniz?
Ben her zaman hissediyorum, ilk ders zili çaldığında değil sadece. Çok duygulanıyorum ne demek her zaman duygulanırım. İlk zil çaldığından şuana kadar hep heyecanlanırım. Hatta size şöyle bir anımdan bahsedeyim. Beş altı sene evvel geldiğimde daha havaalanı yoktu ben Adana’ya iniyordum. Adana’dan uçağa biniyordum. Servis aracına bindim Adana’ya gideceğim bir genç çocuk oturuyordu arabada. Bir kişi eksikmiş, şoför durdu eksik olanı tespit etmek için isimleri sordu. Kim gelmemiş diye… Benim ismimi söylediği vakit; benim yanımda genç bir çocuk oturuyordu, 17-18 yaşlarında siz Mustafa Gençay’ın eşi misiniz?” dedi. Ben de; “evet” dedim. Sonra ; “Ben de merhum Mustafa Gençay’ın yaptırdığı Dr. Mustafa Gençay İlköğretim Okulundan mezunum dedi. Doktor Bey’i okurken görmüştüm. Allah Rahmet eylesin!” dedi ve ekledi; “Şimdi ben İstanbul’da Cerrahpaşa tıpta okuyorum.” Dedi. Eşimle meslektaş olacaklarmış çok duygulandım. O gidişimde ondan beraber İstanbul’a kadar yolculuk yaptık. Bu son geldiğimde ise gelirken de yine yanımda bir genç oturuyordu, uçakta. Böyle asker tıraşlı bir gençti. Hostes geldi, bir takım ikramlar… O cam kenarındaydı, ben de ona yardım ettim. Biraz sonra döndü bana ve dedi ki; “Teyze, siz Hataylı mısınız?” dedi. “Yok, ben Hataylı değilim ama eşim Hataylı” dedim. “Sen Hataylı mısın?” dedim “evet” dedi. “Nerden geliyorsun?” dedim. Üniversiteyi bitirmiş, askerliğini bitirmiş evine memleketine dönüyormuş. “İlköğretimi, liseyi nerelerde okudun?” dedim. O da yine Dr. M. Gençay İ.O.’da okumuş. Orayı bitirmiş, üniversiteyi bitirmiş, askerliğini bitirmiş; Hatay’a dönerken aynı uçakta geldik. Böyle kendi yetiştirmiş, pırlanta gibi hocaları gördükçe ben çok duygulanıyorum. Yani bunlar çok özel şeyler, mesela bu kış yine bir genç eve telefon açtı, o da veteriner olmuş, askere gidiyormuş, bana teşekkür için telefon açtı, telefonu nerden bulmuşsa bulmuş. Bana teşekkür etmek için aramış. Bunlar bizim için çok önemli…
Okul yapımı sırasında olabilir, sonraki aşamalarda olabilir, sizin özellikle “Şöyle olsaydı, daha iyi olurdu.” Diyebileceğiniz, karşılaştığınız sorunlar oldu mu, okul yapımı ile ilgili olsun bürokratik konularda olsun?
Valla o kadar çok sene geçti ki üzerinden şimdi artık… Aslında oldu. Mesela şu birinci okul yapıldığı vakit, o okulun projesi Milli Eğitim’in projesi idi. Mesela o okul projesinde deprem perdesi yoktu. Biz bunu bilmeden yaptırdık, bu ikinci okul yaptırılırken oradaki eksikliğin farkına varmıştık burada ona özellikle dikkat ettik.
Okulla ilgili belki sizler de yeni projeler üretmek istiyorsunuzdur imkânlar elverirse ya da ilerleyen zamanlarda farklı hayırseverlerimizden okul yaptırmayı düşünenlerin karşılaşabileceği muhtemel sorunlar hani siz de 3 okul yaptırmışsınız bu noktada soruyoruz aslında?
Bu noktada şunu söylemeliyim. Okul yaptırmayı düşünen insanların işleri kolaylaştırılmalıdır. Biz o zorluklarla mücadele ederek okul yaptık. Prosedür yönünden, evrak yönünden engeller olmuştu. Kimseleri kırmak istemiyorum geçmişte kaldı.
Bize ışık tutması noktasında gelecekteki çalışmalara ışık tutma noktasında belirtebilirsiniz.
Deprem perdesi gibi konularda hassasiyet gösterilmesini dilerim. Hatay için çok mühim bir şey. Ama öbürlerinde de bir takım kimseler işi yokuşa sürüyorlar insanlar insanları zorluyorlar. Ben birinci okul yapılırken o kat çıkma hikâyesinde eve ağlayarak gelip vazgeçtim. Ben bu kat çıkma işinden; “Haydi, İstanbul’a eve gidiyoruz.” deyip bizim atlayıp İstanbul’a döndüğümüz bir anımız oldu mesela. Tabi gittikten birkaç gün sonra telefon geldi Antakya’dan; “Gelin hadi protokolü imzalayalım.” Diye. Telefon geldiğinde eşimin de gönlünde bir şey olmadığından uçağa binip gelip bu işi yaptı. Ama yani insanı zorluyorlar, çok kolaylaştırmıyorlar hatta protokolde bile o dönemki vali beyle baya bir dalaştık. Protokolü görüşmek, imzalamak için Vali Sarımazı’ya çağırdı bizi. Gittik toplantıya girmiş. İstanbul’dan geldik. Mustafa’yı gördüğü halde toplantıya girmiş. Ondan sonra Mustafa iki saat kapıda beklemiş, sinirlenmiş; “Ben artık sizi beklemekten doydum, evime gidiyorum.” Demiş ve kartının arkasına bunları yazarak korumasına bırakmış çıkmış. Sonra İstanbul’a gittik ama dediğim gibi üç gün sonra geri geldik. Çok zorlandı o günlerde ama bu işe yüreğini vermişti bırakmadı. Küsüp gidemedi.
Biz hem maddi olarak da ucu ucuna yaptık her şeyi bu işe gönül yüreğimizi verdiğimiz için yaptık. Üç okul dediğin zaman şimdi ben düşünüyorum böyle çok büyük bir şey bu maddi olarak. Mesela, üçüncü katı çıkarken bile eve gelip şey yaptığı oldu; “Nasıl biz bu parayı çıkarırız, nasıl idare ederiz?” diye düşündük. Bol parayla olmadı. Kolay değil bu iş ama aynı zamanda bir de insanı yoruyorlar işte.
Okulla ilgili başka projeler üretmek ister misiniz, düşünüyor musunuz?
Yok, ama tavsiye ederim yapılmasını isterim zaten biz kısmet olursa okuldan mezun olanlarla ilgili üniversite çağında yardım etmek, burs vermek gibi daha farklı şeyler düşünürüz imkanlar elverirse böyle bir çalışma düşünürüz.
Öğrencilerimizle görüşüyorsunuz zaman zaman bir araya geliyorsunuz az önce söylediğiniz gibi peki gençlere neler söylemek istersiniz?
Bir kere Atatürkçü gençler olmalarını, memlekete sahip olmalarını isterim isteyecek şey çok
İlk yaptırdığımız okuldan üç sene sonra ikinci okul kararını verdiğimiz zaman, Emlak Bank Genel Müdürlüğü’ne arsayı özel idareye bırakmasını teklif için gittiğimizde eşim bir ay evvel kanser ameliyatı olmuştu. Ama okulların inşası onu hayata bağladı.
Eşimi 2002 Mayıs ayında kaybettim onu burada sevgi ve rahmetle anıyorum. Her sene 1-2 kez okullarımızı ziyarete geliyorum. Keşke, Hatay Havaalanı daha evvel açılsa idi çocuklarla yaşadığım mutluluğu benimle paylaşsa idi.
Bu okullardan mezun olan gençler memleketimize faydalı insanlar olarak hayata atılıp herhangi bir yerde başarılı bir birey olarak onlarla karşılaştığım zaman benim mükâfatım bu olacak.
Merhum Hayırseverimiz Dr. Mustafa Gençay’ı Tanıyalım;
Dr. Mustafa Gençay, 1930 yılında Antakya’da dünyaya geldi. Mustafa Gençay, ilkokulu Antakya İnönü İlkokulunda okuduktan sonra, Ortaokul ve Lise eğitimini Antakya Erkek Lise’sinde tamamladı. 1952 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesini 1958 yılında bitirdi. Pratisyen Doktorluk görevini yürüttüğü İstanbul Aksaray semtinde 1961 yılının başlarında “ Aksaray Kliniği”ni İşletme sahibi olarak açtı ve bu önemli sağlık kuruluşunu halkın hizmetine sundu.
1963 yılında İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Dahiliye Mütehassıslığını tamamladı. Bu tarihten sonra 1985 yılı sonuna kadar açtığı bu klinikte Dahiliye Mütehassısı olarak hizmet verdi.
20 Ekim 1966 da Beyhan Hanımla evlendi. Doğup büyüdüğü bu güzel kenti unutmadı. Yılların hasretiyle ayrı kaldığı bu kente en iyi hizmetin okul yaptırmak olduğu anlayışı ile üç katlı ve 18 derslikli bir okulun yapımını 14.01.1993 tarihinde tamamladı. Kendi adını verdiği bu ilköğretim okulu 1993-1994 Eğitim-Öğretim yılında hizmete açıldı.
Daha sonra yine Antakya’da, eşi Beyhan Gençay adına, 2 katlı 16 derslikli bir okul daha yaptırdı ve bu okul da 1995-1996 Eğitim-Öğretim yılında Beyhan Gençay İlköğretim Okulu olarak hizmete açıldı.
Bu iki İlköğretim okulundan sonra yine Antakya’da 2 katlı ve 16 derslikten oluşan bir lise yaptırmaya karar verdi. Kendi adını verdiği Dr. Mustafa Gençay Lisesi 1999-2000 Eğitim – Öğretim yılında hizmete açıldı.
Eğitim ve Öğretime yapmış olduğu katkılarından dolayı kendisi, dönemin 9.Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel tarafından şükran plaketiyle ödüllendirildi.
İstanbul’da ikamet eden ancak insani yardımlarını Hatay’dan esirgemeyen Merhum Dr. Mustafa Gençay İstanbul’da bulunan Hataylılar Dayanışma Derneğinde 1996-1997 yıllarında bir dönem yöneticilik yaptı. Yöneticilik yaptığı bu dönemde Dernek aracılığıyla Üniversitede okuyan ekonomik durumu zayıf Hataylı Öğrencilere burs verilmesini sağladı.
Merhum Dr. Mustafa Gençay’ın, Eğitim-Öğretim için yaşamında yaptıklarının yanı sıra, ölümünden önce eşi Beyhan Gençay hanımefendi ile birlikte aldıkları ortak kararla, ölümlerinden sonra mal varlıklarının tamamını Türk Eğitim Vakfına bağışlamışlardır. Merhum Dr. Mustafa Gençay 10 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul’da vefat etti.
Beyhan Hanım ile görüşmemizde hayırseverliğin öncelikle gönül işi olduğunu bir finansörlük olmadığını “canla başla okul için çalışmak” demek olduğunu bir kez daha anladık. O hasta hali ile okul için koşturan Merhum Dr. Mustafa Gençay’ın azmine, emeğine, gayret ve çabalarına karşı ne söylesek az olur diye düşünüyoruz. Ve onu en kalbi duygularımızla, rahmet ve minnetle anıyoruz.
Bu kayýt 23/10/2014 21:51:06 tarihinde oluþturulmuþ ve 7677 kere ziyaret edilmiþ.
İlçelere Göre Hayırseverlerimiz